UA-36062800-1

2 Ekim 2012 Salı

Buralar Gitsin, Sen Gitme!..

   

   Böyle gelmişti Alex..

    Kendisinin transferini Brezilya'da bizzat sonuçlandıran ve Alex'i de beraberindeki uçakla Türkiye'ye ilk kez getiren ,Hakan Bilal Kutlualp'in de dikkatini çekmişti elbette üzerindeki kırmızı T-Shirt'ü. Herkesin malumu Fenerbahçeliler'in pek çoğu kırmızıyı sevmezdi pek..
 Ben de Hakan Bilal Kutlualp'i sevmem pek.

    Hakan Bilal Kutlualp'in T'Shirt'üne takıldığı Alex, gülümsedi. Hava Alanı'na iner inmez takıyı boynuna ,şapkasını da başına taktı ve çok azlarına yakıştığı kadar yakıştı Kaptan'a..

    Günler günleri yıllar yılları kovaladı. Alex başlar başlamaz kadife ayaklarını konuşturmaya başladı, birkaç pozisyon sonrası görebildiği her halinden belli olan bu adam, goller atmayı, attırmayı hep sürdürdü. Önce Fenerbahçeli'lerin, sonra da ilk başlarda kendisine kızan rakip takım taraftarlarının da hayranlığını kazandı. Saha içinde ve dışında hep örnek tavırlar sergilemesi de en az futbolculuğu kadar takdir edildi.

    
      * Korner atacağında hepimiz gol olacak diye
 heyecanlandık yıllarca!   

      * Ağırlıklı olarak penaltı noktasına kestiği korner atışları, Selçuk İnan dahil pek çok oyuncuya örnek teşkil etti.
      
     * Sonraki zamanlarda idmanda birlikte çalışmalar yaptığı oyuncularla ön direk pozisyonları da yarattı.(Öncelerde Selçuk-Luciano,şimdilerde Gökhan Gönül'le yaptığı ön direk-aşırtma vuruşlar)
     



    * Frikik atarken hem biz Fenerbahçeli'lerin hem de rakiplerin  duyduğu heyecan, başka hangi anlarda bu denli büyük olmuştur ki?




 Aile babası..


 Çocuklarını da sevdik..






 Rakiplerine Saygılı..


Gol attığında Galatasaraylısı Beşiktaşlısı küfredemezdi duyduğu saygıdan.Üzüntüyle karışık ''Adam Atıyor Abi'' denir kabullenilirdi.









Semih'le bir dönem yakaladığı muhteşem uyumuyla başkaydı!..

 




 Mükemmel Tekniğiyle Başkaydı!..



 







Takımı Kucaklamasıyla Başkaydı!..









O sevinirken gol sevincimiz bile katlanıyordu!..










Hırsıyla








 Efsanemiz Lefter'i Ziyaretiyle!..













Çubukluyu çubuklu yapanlardan oldu!..










Gol kralı tacı da giydi. Gerçi giymeseydi de kraldı ya!..















     Biz de ona hakettiği ilgiyi, sevgiyi fazlasıyla verdik. Hayatımda yeri büyük.   
     
     Aykutlu,Oğuzlu,Rıdvanlı muhteşem takıma da yetişmiş olan ben onlarla aynı seviyeye koyabileceğim biri olacağını asla düşünmezdim..





  * Yaklaşık iki hafta önce, Şükrü Saracoğlu Stadı'nın yan tarafında bulunan Yoğurtçu Parkı'ındaki, Lefter Heykel Alanı'na muhteşem bir de heykelini diktik.
    
  *Yaşarken pek az kişiye nasip olacak bir durum olsa gerek.

  *Törende göz yaşlarına boğulan Alex'in duygulanması son derece normaldi. Ben hayatımda böyle bir sevgi görmedim.





     Herşeyin bu denli sarpa sarması Aykut Hoca'nın deplasmana Alex'i götürmeyip, daha dirençli bir takımla mücadele etmek istediği Spartak Moskova maçından sonra,Alex'in neden oynamadığını soran bir vatandaşına ''Hocanın kendisini kıskandığını'' söyleyerek bana saçmasapan ve akıl dışı gelen, ''Aykut Hoca'nın gol rekorunu kırmasını istemiyor olduğu''safsatalarına inandığını ortaya koymasıydı. Bence oyun planı ve maç taktiği oldukça akıllıcaydı ve yine bence iyi bir oyun koyduk o gün sahaya.
    
    Aykut Hoca,  daha ziyade geçen yıldan itibaren , Alex'in de yaşının ilerlemesiyle temposunun düşmeye başlaması nedeniyle,Alex'iz bir takım nasıl olabilir diye kafa yormaya başlamış, fakat aldığı futbolcularla oluşturmaya çalıştığı dinamik takım düşüncesi gerçekleşmedikçe yine Alex'e sarılmıştı. Alex de kimi zaman düşse de temposu Fenerbahçe'nin en önemli oyuncusu,oyuna zeka katan parçası olmuştu.


    Kimin neyin gazına geldi de bu kadar zeki bir adam böyle abuk subuk bir şeye inanabildi 
anlayamıyorum. Sebebi yukarıda gayet açık belli olan şeyler karşısında bu şekilde tepkiler verebildi. Dahası böyle bile düşünsen hem takım kaptanı da olma özelliğinle, bunca zamandır verdiğin saygıdeğer kişiliğini zedeleyecek birşey değil miydi Aykut Kocaman'ı alenen suçlaman?

   Sonrasında da basının üzerine atlayıp, üzerine saatlerce süren tartışma programları yaptıkları bu krizi söndürmek için hiç birşey yapmaması da beni hayal kırıklığına uğrattı.


 Alex oynamaya devam etti, ama yangına körükle gitmekten de vazgeçmedi.

  Kötü oynadığında kendisini oyundan alırken alkışlayan Aykut Kocaman'ın, yüzüne bile bakmayarak sorunları büyüttü,büyüttüğünü de herkesin gözünün içine soktu.


  
 Takım olarak felaket oynadığımız son Kasımpaşa maçında oyundan alınan Alex, yedek kulübesi yerine gidip tribüne oturunca her şey yeniden berbat oldu.




     Bugün kendisine kadro dışı bırakıldığı bildirildi. Hemen sonrasından kulübe gelen Alex, kontratını feshederek takımdan ayrıldı.
    
    Her şey o kadar hızlı oldu ki, haftalardır gösterdiği tavırlardan dolayı Alex'i eleştirip, gitmesinin daha hayırlı olacağını düşünmeye başladığım 'kaptanın gidişi' bana çok hızlı geldi.

    Keşke kaptan olarak kişiliğinle örnek olmaya, ihtiyaç duyulduğunda çıkıp oynamaya razı olsaydın. Keşke 36 yaşında olduğunun biraz daha farkında olsaydın.

    * Bizlere dahi anlamında -de ayrı yazılır dedirten Alex de Souza şimdi sen gidiyorsun ha? 

   



çok su verince ölür ya çiçekler.
çok ağlarım, çürür gözlerim gidersen eğer...
buralardan gitme.
buralar gitsin, sen gitme.
gitmek çözecekse...
ve biri gidecekse...
buralar gitsin, sen gitme...
sen gitme!
   



     Recep Niyaz'ın yazdığı tweet hangi birimize dokunmadı ki?




    Yıllardır Alex de Souza gittiğinde ne yaparız diye düşünmekten hep kaçtık biz Fenerbahçeliler.. Bugün hiç olmayacakmış gibi yaşadığımız şey oldu. Alex artık bir Fenerbahçe futbolcusu değil..

    Maçtan sonra binlerce taraftar sosyal medya üzerinden organize olarak Alex'in evine gittiler. Meşaleler yakıp Alex de Souza lehine tezahüratlar yapan kimi taraftarlar, Aykut Kocaman'a, Aziz Yıldırım'a falan da küfür edip, Telegol gibi Fenerbahçe düşmanlığı program formatı olarak ekranlarda bir akım başlatanlara da eğlenecek malzeme verdiler gece gece..


    Alex'in gitmesine üzülmeyecek bir Fenerbahçeli olmaz, olamaz. Ancak Alex gönderiliyor diye Aykut Kocaman'a ,Aziz Yıldırım'a küfretmek ne kadar anlaşılmazsa, Alex gitti diye takımın kaybetmesini istemek de o kadar anlaşılmaz..

    Önümüzdeki haftalar çok kritik. İlk maçtan itibaren protesto edenler olacak.. Bunu yanlış bulanlar da olacak. Ve bu iki karşıt görüşe sahip olan bizler şimdiden cephelere bölündük adeta.. Sonuçlar başarılı olmazsa Aykut Hoca'ya olan baskılar daha fazla artabilir.








   


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder